Yazılı Basın

Haberin Tamamı : https://www.hurriyet.com.tr/sporarena/bag-sakatliginda-avrupa-ucuncusuyuz-41437762

A Milli Futbol Takımı’nın 12 Haziran’da İtalya ile Roma’da oynayacağı EURO 2020’nin açılış maçına sayılı günler kala ise Dorukhan Toköz, Abdülkadir Ömür, Yusuf Yazıcı ve Merih Demiral’ın yaşadıkları diz sakatlıkları sonrası şampiyonayı kaçıracağı konuşuluyor.

İtalya ve İspanya’dan sonra en çok bağ sakatlığı yaşanan ülke Türkiye olurken, Op. Dr. Osman Lapçın, ön çapraz bağ ve menisküs yırtıklarında yaralanma olduğu anda kronik sonuçlara yol açmadan tedavi edilmesi gerektiğini, disiplinli bir rehabilitasyon süreci sonucunda bir futbolcunun rahatlıkla sahalara dönebileceğini söyledi.


Fazla kilo diz sakatlığını tetikliyor

Fazla kilonun diz sakatlığı üzerinde olumsuz etkisi olduğunu belirten Osman Lapçın, sadece egzersizle değil aynı zamanda düzenli beslenmenin de futbolcuyu uygun kiloya ulaşmasına yardım ettiğini söyledi. Ön çapraz bağ yırtığından korunmak için diz çevresi kaslarını güçlendirmek gerektiğini söyleyen Lapçın, müsabaka öncesi germe ve esneme gibi egzersizler ve kondisyon açısından hazır olmanın da bu sakatlık açısından önemini vurguladı.

Diz sakatlığı yaşayan bir futbolcunun rehabilitasyon sürecinde dikkat etmesi gerekenleri ise Osman Lapçın şu şekilde anlattı: “Rehabilitasyonu ciddiyet ve disiplin içerisinde yapıyor olmalı. Onun dışında bu rehabilitasyon süreci tabi aşama aşama yapıldığı için her aşamada yapması gereken ve yapmaması gereken bir takım hareketler olabilir, bunlara dikkat etmeli. Oyuncular yapmaması gereken hareketlerden rutin hayatında kaçınmalı veya bu hareketleri yapmak zorunda kalacağı aktivitelerden uzak durmalıdır. Bunun dışında riske edecek, tekrardan travma yaşamasına sebep olacak hareketlerden kaçınmalıdır. Mesela kaygan zeminlerde, karlı havalarda, buzlu kaldırımlarda yürümemelidir. Travmayı tetikleyecek aktivitelerden uzak durmalıdır. Rehabilitasyon süreci tamamlanmadan sahalara dönmemelidir. Ani hareketler yapmasını gerektirecek, ani duruşlar ve kalkışlar yapmasına sebep olacak aktivitelerden kaçınmalıdır. Futbolcuların sahaya geri dönüşü ancak kasların da güçlenmesi sonucu olabiliyor. Bacaklarda dengenin, koordinasyonun ve diğer faktörlerin üst düzeye ulaşmasından sonra söz konusu olabiliyor. Bunlar bağın tekrardan yırtılmasını önlemek için mecburen yaşanan bir süreç.”

Diz sakatlığı tedavi edilmezse kronik sakatlığa dönüşebilir

Diz sakatlığının tedavi edilmediği durumda kronik bir sakatlığa dönüşebildiğinin altını çizen Lapçın sözlerini şöyle sürdürdü: “Söz gelimi çapraz bağ yırtığı tedavi edilmezse ilk anda yırtılmamışsa bile bu zaman içerisinde menisküs yırtığına yol açabilir. Menisküs yırtığına yol açtığı gibi aynı zamanda kıkırdak yaralanmalarına da yol açabilir. Çünkü çapraz bağ dizi stabilize eden faktörlerden birisidir. Bu diz stabil olmadığında daha hareketli olduğu zaman menisküs ve kıkırdak yırtıkları olabilir. Bu menisküs yırtığı diz içerisinde katlanarak süreç içerisinde ayrıca kıkırdak hasarına yol açabilir. Bu yüzden diz sakatlıklarının kronikleşmemesi için sakatlanma esnasında müsabakayı bırakıp bir an önce dizi hareketsiz hale getirip, ortopedi uzmanına ulaşarak gerekli tedavinin yapılması gerekir.”

‘Sakatlandım, spor hayatım sona erdi!’ düşüncesi sahalara geri dönüşü uzatıyor

Diz sakatlanmalarının genellikle sabit bir bacak üzerinde dönme hareketiyle ortaya çıktığını, bu yüzden de futbolcuların bu durumu çok yaşadığını ifade eden Osman Lapçın sözlerini şöyle tamamladı: “Disiplinli bir şekilde ciddiyetle rehabilitasyon süreci tamamlanmazsa eski performansına dönemeyecektir. Psikolojik olarak ‘Sakatlandım, spor hayatım sona erdi!’ gibi olumsuz bir düşünceye kapılmış olmak ve ‘Ben her şartta yaparım, her şeyin altından zaten kalkarım, gerek yok bu kadar sürece.’ diyerek rehabilitasyon sürecini erken kesintiye uğratmak da eski performansa ulaşmayı zorlaştırıyor.”

Haberin Tamamı : https://www.karar.com/genc-yasta-omuz-cikigi-tekrar-ediyor-1548105

 

 Bir çok kişi tekrarlayan omuz çıkığı rahatsızlığını yaşıyor. 20 yaş öncesi travma sonucu oluşan bir çıkığın yüksek oranda tekrarlayacağını ön gördüklerine vurgu yapan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Osman Lapçın, “İlerleyen yaşlarda bu risk giderek azalıyor. 45-50 yaşlarından sonra ilk çıkık sonrası tekrarlayan çıkık oluşma riski ilk çıkığın erken yaşlarda meydana gelmiş olmasına oranla düşük oluyor” dedi.

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Osman Lapçın, tekrarlayan omuz çıkığı problemiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Çıkık hastaları çok ağrılı bir şekilde, omuzun da çıkığın yönüne göre bir pozisyonda takılı kalarak kendilerine geldiklerini belirten Osman Lapçın, bu şikayetlerle birlikte çekilen röntgenle omuz çıkığı tanısı konulduğunu ifade etti.

Tekrarlayan omuz çıkıklarında hastalara cerrahi ve kapalı ameliyatla tedavi önerdiklerinin altını çizen Lapçın, “20 yaş öncesi travmatik omuz çıkıklarında kapalı olarak redükte edip (bir çıkığın yerine oturtulması için ya da kaymış kırık uçlarının yeniden karşı karşıya getirilebilmesi için yapılan manevra) takip etmeye başlıyoruz ve tekrarlama riskinin çok yüksek olduğunu belirtiyoruz. Hastaya tedavi süreci tamamlandıktan sonra bu kapsüldeki yırtığı onaracak bir artroskopik (bir santimetrelik küçük kesiler kullanılarak, eklem içinin bir kamera ile görüntülenmesi ve onarılması) tedaviyi öneriyoruz.” diye konuştu.

Omuz çıkığında yaşın önemini vurgulayan Osman Lapçın, “20 yaş öncesi travma sonucu oluşan bir omuz çıkığının yüksek oranda tekrarlayacağını öngörebiliyoruz. İlerleyen yaşlarda risk giderek azalıyor. 45-50 yaşlarından sonra ilk çıkık sonrası tekrarlayan çıkık oluşma riski ilk çıkığın erken yaşlarda meydana gelmiş olmasına oranla düşük oluyor. Ancak herhangi bir yaş grubunda ikinci kez çıkık geliştikten sonra, çıkık oluşma olasılığı yükseliyor ve bu durumlarda hastalara cerrahi müdahaleyi öneriyoruz” açıklamasında bulundu.

En sık görülen omuz çıkığını öne doğru olan omuz çıkığı olarak belirten Op. Dr. Osman Lapçın, “Bu şekilde tekrar omuzun zorlanmasıyla çıkık tekrarlayabilir. O yüzden zorlayıcı hareketi iyileştikten sonra zorlayarak tekrar yapmak riski arttıracaktır.” dedi.


TEDAVİ ÇOK HASSAS VE DİKKATLİ BİR ŞEKİLDE YAPILMALI

Omuz çıkığı tedavisi hassas bir şekilde yeterli sürede tespit yapılmadan bırakılırsa, omuzdaki çıkık esnasında oluşan kapsüldeki yırtığın iyileşmeyeceğini veya gevşek olarak iyileşeceğine dikkat çeken Lapçın, bu durumun da tekrarlayan omuz çıkığına sebep olabileceğini ifade etti.

Ameliyatı dikkatli bir şekilde yapılmış, egzersizleri ve güçlendirici egzersizleri uygun zamanda yapan, rehabilitasyona yeterince hassasiyet gösteren kişilerde omuz çıkığı riskinin azalacağını belirten Osman Lapçın ameliyat sürecini ise şu şekilde anlattı: “Yırtığın şekline ve zorluk seviyesine göre yaklaşık 1 saat sürebilmektedir. Omzu ameliyattan çıktıktan sonra bir ay süreyle kol askısında takip ediyoruz. Bu süre sonunda hareket açıklığını tekrar kazanmak üzere omuz hareket egzersizlerine başlıyoruz. Üçüncü ayda ise güçlendirici egzersizlere geçiyoruz. Hastalar birinci ayın sonunda omuz kol askısını çıkarıp omuz hareketlerine başladıktan sonra günlük hayatlarını idame ettirebilirler.”


KADINLARA GÖRE ERKEKLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜYOR

Tekrarlayan omuz çıkığının kadınlara göre erkeklerde daha fazla yaşandığını söyleyen Osman Lapçın, “Spor bu konuda risk faktörüdür. Ağır sportif aktiviteler ve kontak spor yapanlarda daha sıklıkla tekrarlıyor. Aynı zamanda kırıkla birlikte olan çıkıklar da daha fazla tekrar edebiliyor. Hiperlaksite dediğimiz durumda (bağ dokuları bir miktar daha gevşek olan kişilerde) yine çıkık tedavisine uyumsuzluk gösterildiği zaman bu risk artar. Rehabilitasyon programına yeterince riayet edilmemesi ve omuz çevresindeki rotator manşet grubu kasların yırtığı da eşlik ediyorsa risk fazladır.” diye konuştu.

Operasyon sonrası hastaların ertesi günde taburcu olabileceğini ama hastaların ağrı durumuna göre 2-3 gün daha hastanede kalabileceklerini ifade eden Lapçın, “Hasta ağrısını tolere edebildiği zaman taburcu olabilir” dedi.

 https://www.sozcu.com.tr/2020/saglik/tekrarlayan-omuz-cikigi-daha-cok-genclerde-goruluyor-5662684/

 

Op. Dr. Osman Lapçın tekrarlayan omuz çıkıklarının yaşlılara kıyasla daha çok gençlerde görüldüğünü söyledi. 20 yaş öncesi travma sonucu oluşan bir çıkığın yüksek oranda tekrarlayacağını ön gördüklerine vurgu yapan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Osman Lapçın, “İlerleyen yaşlarda bu risk giderek azalıyor. 45-50 yaşlarından sonra ilk çıkık sonrası tekrarlayan çıkık oluşma riski ilk çıkığın erken yaşlarda meydana gelmiş olmasına oranla düşük oluyor.” diye konuştu.

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Osman Lapçın, tekrarlayan omuz çıkığı problemiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Çıkık hastaları çok ağrılı bir şekilde, omuzun da çıkığın yönüne göre bir pozisyonda takılı kalarak kendilerine geldiklerini belirten Osman Lapçın, bu şikayetlerle birlikte çekilen röntgenle omuz çıkığı tanısı konulduğunu ifade etti. Op. Dr. Osman Lapçın, ilk gelişen çıkıkta genellikle kapalı olarak omzu yerine oturttuktan sonra, kol askısında 1 ay kadar takip ederek tedavi yaptıklarını sözlerine ekledi.

Tekrarlayan omuz çıkıklarında hastalara cerrahi ve kapalı ameliyatla tedavi önerdiklerinin altını çizen Lapçın, “20 yaş öncesi travmatik omuz çıkıklarında kapalı olarak redükte edip (bir çıkığın yerine oturtulması için ya da kaymış kırık uçlarının yeniden karşı karşıya getirilebilmesi için yapılan manevra) takip etmeye başlıyoruz ve tekrarlama riskinin çok yüksek olduğunu belirtiyoruz. Hastaya tedavi süreci tamamlandıktan sonra bu kapsüldeki yırtığı onaracak bir artroskopik (bir santimetrelik küçük kesiler kullanılarak, eklem içinin bir kamera ile görüntülenmesi ve onarılması) tedaviyi öneriyoruz.” diye konuştu.


TEKRARLAMA RİSKİ VAR MI?

Omuz çıkığında yaşın önemini vurgulayan Osman Lapçın, “20 yaş öncesi travma sonucu oluşan bir omuz çıkığının yüksek oranda tekrarlayacağını öngörebiliyoruz. İlerleyen yaşlarda risk giderek azalıyor. 45-50 yaşlarından sonra ilk çıkık sonrası tekrarlayan çıkık oluşma riski ilk çıkığın erken yaşlarda meydana gelmiş olmasına oranla düşük oluyor. Ancak herhangi bir yaş grubunda ikinci kez çıkık geliştikten sonra, çıkık oluşma olasılığı yükseliyor ve bu durumlarda hastalara cerrahi müdahaleyi öneriyoruz.” açıklamasında bulundu.

En sık görülen omuz çıkığını öne doğru olan omuz çıkığı olarak belirten Op. Dr. Osman Lapçın, “Bu şekilde tekrar omuzun zorlanmasıyla çıkık tekrarlayabilir. O yüzden zorlayıcı hareketi iyileştikten sonra zorlayarak tekrar yapmak riski arttıracaktır.” dedi.

Çıkık esnasında aynı zamanda sinirlerin zedelenmesi sonucu kalıcı sinir hasarları oluşabileceğini söyleyen Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Osman Lapçın, “Omuzda çıkıkla birlikte aynı zamanda kırıkta gelişebiliyor. Bu durumda çıkıkla beraber kırık tedavisi de yapılmaktadır.” diye konuştu.

Omuz çıkığı tedavisi hassas bir şekilde yeterli sürede tespit yapılmadan bırakılırsa, omuzdaki çıkık esnasında oluşan kapsüldeki yırtığın iyileşmeyeceğini veya gevşek olarak iyileşeceğine dikkat çeken Lapçın, bu durumun da tekrarlayan omuz çıkığına sebep olabileceğini ifade etti.

Ameliyatı dikkatli bir şekilde yapılmış, egzersizleri ve güçlendirici egzersizleri uygun zamanda yapan, rehabilitasyona yeterince hassasiyet gösteren kişilerde omuz çıkığı riskinin azalacağını belirten Osman Lapçın ameliyat sürecini ise şu şekilde anlattı: “Yırtığın şekline ve zorluk seviyesine göre yaklaşık 1 saat sürebilmektedir. Omzu ameliyattan çıktıktan sonra bir ay süreyle kol askısında takip ediyoruz. Bu süre sonunda hareket açıklığını tekrar kazanmak üzere omuz hareket egzersizlerine başlıyoruz. Üçüncü ayda ise güçlendirici egzersizlere geçiyoruz. Hastalar birinci ayın sonunda omuz kol askısını çıkarıp omuz hareketlerine başladıktan sonra günlük hayatlarını idame ettirebilirler.”


ERKEKLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜYOR

Tekrarlayan omuz çıkığının kadınlara göre erkeklerde daha fazla yaşandığını söyleyen Osman Lapçın, “Spor bu konuda risk faktörüdür. Ağır sportif aktiviteler ve kontak spor yapanlarda daha sıklıkla tekrarlıyor. Aynı zamanda kırıkla birlikte olan çıkıklar da daha fazla tekrar edebiliyor. Hiperlaksite dediğimiz durumda (bağ dokuları bir miktar daha gevşek olan kişilerde) yine çıkık tedavisine uyumsuzluk gösterildiği zaman bu risk artar. Rehabilitasyon programına yeterince riayet edilmemesi ve omuz çevresindeki rotator manşet grubu kasların yırtığı da eşlik ediyorsa risk fazladır.” diye konuştu.
Operasyon sonrası hastaların ertesi günde taburcu olabileceğini ama hastaların ağrı durumuna göre 2-3 gün daha hastanede kalabileceklerini ifade eden Lapçın, “Hasta ağrısını tolere edebildiği zaman taburcu olabilir.” dedi.

Op. Dr. Osman Lapçın, tekrarlayan omuz çıkığı ameliyatı sonrası rehabilitasyon süreciyle ilgili ise şöyle konuştu: “Hastanın bu onardığımız bölgesinin yapışmasını, kaynamasını bekleriz. Bir süre sonra öncelikle eklem hareket açıklığını kazanarak egzersizlere başlanır. Üçüncü ayda da artık omuz çevresi kaslarını güçlendirecek egzersizlere başlanır. Bu süre içerisinde hasta, özellikle çıkığı tekrarlayacak mekanizmayı tetiklememesi gerekir. Tekrar benzer şekilde travmaya uğrayacağı aktivitelerden uzak durmalıdır.”


SPORCULARIN İYİLEŞME SÜRECİ DAHA HIZLI

Ameliyat bölgesinde bir kızarıklık, ısı artışı ya da ani gelişen ağrılı durumlarda hastaların ameliyatlarını yapan doktorlara zaman kaybetmeden başvurmaları gerektiğini belirten Osman Lapçın sözlerini şöyle tamamladı: “Spor, omuz çıkığında risk arttırıcı bir faktör. Omuz çıkığı özellikle kontak sporlarda daha sıklıkla karşılaşılabiliyor. Örneğin voleybol, basketbol, futbol ve kayak gibi ağır ve kontak sporlar risk faktörüdür. İyileşme süreci ise sporcuların biraz daha hızlı oluyor.”

Haberin Tamamı : https://www.fotomac.com.tr/futbol/2020/01/31/lapcindan-sakatlik-uyarisi

 

OP. Dr. Osman Lapçın, diz sakatlığı sonrası geç başlanan tedaviyle kariyerin bitme ihtimalinin olduğunu söyledi. Lapçın, iyi bir rehabilitasyon süreci geçirilmezse sahalara dönüşün uzayacağını, kariyeri olumsuz yönde etkileyeceğini belirtti..

OP. Dr. Osman Lapçın, diz sakatlığı sonrası geç başlanan tedaviyle kariyerin bitme ihtimalinin olduğunu söyledi. Lapçın, iyi bir rehabilitasyon süreci geçirilmezse sahalara dönüşün uzayacağını, kariyeri olumsuz yönde etkileyeceğini belirtti..

Haberin Tamamı : https://www.posta.com.tr/diz-sakatligi-dogru-zamaninda-tedavi-edilmezse-futbolcunun-kariyeri-bitebilir-2238611

 

Op. Dr. Osman Lapçın, bir futbolcunun yaşadığı diz sakatlığı sonrası geç başlanan tedavi nedeniyle kariyerinin bitme ihtimalinin olduğunu söyledi. Ön çapraz bağ ve menisküs yırtıklarında yaralanma olduğu anda kronik sonuçlara yol açmadan tedavi edilmesi gerektiğinin altını çizen Osman Lapçın, bir futbolcu iyi bir rehabilitasyon süreci geçirmezse sahalara dönüşünün uzayacağını ve yaşadığı sakatlığın kariyerini olumsuz yönde etkileyeceğinin altını çizdi.

 

 

Türkiye’de ve dünyada futbolcular yaşadıkları diz sakatlıkları sonrası sahalardan uzun bir süre ayrı kalıyor. Kimisi eski performansını tekrar gösteremezken, kimisi ise kariyerine veda ediyor. A Milli Futbol Takımı’nın 12 Haziran’da İtalya ile Roma’da oynayacağı EURO 2020’nin açılış maçına sayılı günler kala ise Dorukhan Toköz, Abdülkadir Ömür, Yusuf Yazıcı ve Merih Demiral’ın yaşadıkları diz sakatlıkları sonrası şampiyonayı kaçıracağı konuşuluyor. İtalya ve İspanya’dan sonra en çok bağ sakatlığı yaşanan ülke Türkiye olurken, Op. Dr. Osman Lapçın, diz sakatlıklarında erken müdahalenin önemini vurguladı. Ön çapraz bağ ve menisküs yırtıklarında yaralanma olduğu anda kronik sonuçlara yol açmadan tedavi edilmesi gerektiğini vurgulayan Osman Lapçın, disiplinli bir rehabilitasyon süreci sonucunda bir futbolcunun rahatlıkla sahalara dönebileceğini söyledi.


Fazla kilo diz sakatlığını tetikliyor

Fazla kilonun diz sakatlığı üzerinde olumsuz etkisi olduğunu belirten Osman Lapçın, sadece egzersizle değil aynı zamanda düzenli beslenmenin de futbolcuyu uygun kiloya ulaşmasına yardım ettiğini söyledi. Ön çapraz bağ yırtığından korunmak için diz çevresi kaslarını güçlendirmek gerektiğini söyleyen Lapçın, müsabaka öncesi germe ve esneme gibi egzersizler ve kondisyon açısından hazır olmanın da bu sakatlık açısından önemini vurguladı.

Diz sakatlığı yaşayan bir futbolcunun rehabilitasyon sürecinde dikkat etmesi gerekenleri ise Osman Lapçın şu şekilde anlattı: “Rehabilitasyonu ciddiyet ve disiplin içerisinde yapıyor olmalı. Onun dışında bu rehabilitasyon süreci tabi aşama aşama yapıldığı için her aşamada yapması gereken ve yapmaması gereken bir takım hareketler olabilir, bunlara dikkat etmeli. Oyuncular yapmaması gereken hareketlerden rutin hayatında kaçınmalı veya bu hareketleri yapmak zorunda kalacağı aktivitelerden uzak durmalıdır. Bunun dışında riske edecek, tekrardan travma yaşamasına sebep olacak hareketlerden kaçınmalıdır. Mesela kaygan zeminlerde, karlı havalarda, buzlu kaldırımlarda yürümemelidir. Travmayı tetikleyecek aktivitelerden uzak durmalıdır. Rehabilitasyon süreci tamamlanmadan sahalara dönmemelidir. Ani hareketler yapmasını gerektirecek, ani duruşlar ve kalkışlar yapmasına sebep olacak aktivitelerden kaçınmalıdır. Futbolcuların sahaya geri dönüşü ancak kasların da güçlenmesi sonucu olabiliyor. Bacaklarda dengenin, koordinasyonun ve diğer faktörlerin üst düzeye ulaşmasından sonra söz konusu olabiliyor. Bunlar bağın tekrardan yırtılmasını önlemek için mecburen yaşanan bir süreç.”

Diz sakatlığı tedavi edilmemesi kronik sakatlığa dönüşmesine neden olabilir
Diz sakatlığının tedavi edilmediği durumda kronik bir sakatlığa dönüşebildiğinin altını çizen Lapçın sözlerini şöyle sürdürdü: “Söz gelimi çapraz bağ yırtığı tedavi edilmezse ilk anda yırtılmamışsa bile bu zaman içerisinde menisküs yırtığına yol açabilir. Menisküs yırtığına yol açtığı gibi aynı zamanda kıkırdak yaralanmalarına da yol açabilir. Çünkü çapraz bağ dizi stabilize eden faktörlerden birisidir. Bu diz stabil olmadığında daha hareketli olduğu zaman menisküs ve kıkırdak yırtıkları olabilir. Bu menisküs yırtığı diz içerisinde katlanarak süreç içerisinde ayrıca kıkırdak hasarına yol açabilir. Bu yüzden diz sakatlıklarının kronikleşmemesi için sakatlanma esnasında müsabakayı bırakıp bir an önce dizi hareketsiz hale getirip, ortopedi uzmanına ulaşarak gerekli tedavinin yapılması gerekir.”

‘Sakatlandım, spor hayatım sona erdi!’ düşüncesi sahalara geri dönüşü uzatıyor
Diz sakatlanmalarının genellikle sabit bir bacak üzerinde dönme hareketiyle ortaya çıktığını, bu yüzden de futbolcuların bu durumu çok yaşadığını ifade eden Osman Lapçın sözlerini şöyle tamamladı: “Disiplinli bir şekilde ciddiyetle rehabilitasyon süreci tamamlanmazsa eski performansına dönemeyecektir. Psikolojik olarak ‘Sakatlandım, spor hayatım sona erdi!’ gibi olumsuz bir düşünceye kapılmış olmak ve ‘Ben her şartta yaparım, her şeyin altından zaten kalkarım, gerek yok bu kadar sürece.’ diyerek rehabilitasyon sürecini erken kesintiye uğratmak da eski performansa ulaşmayı zorlaştırıyor.”

Süper Lig’de birçok futbolcunun ‘fedakarlık’ yaparak beklenenden önce sahalara döndüğü şu dönemde Op. Dr. Osman Lapçın’dan sporculara uyarı geldi.

Haberi Hürriyet Spor Arena’da okumak için tıklayın http://www.hurriyet.com.tr/sporarena/unlu-doktordan-futbolculara-uyari-41394352

Lapçın, bir sporcunun tedavi veya rehabilitasyonu tamamlanmadan, müsabakaya devam etmesinin uzun dönemde ciddi sorunlara yol açabileceğini özellikle vurguladı.Lapçın bilhassa, menüsküs yırtığı veya ön çapraz bağ yaralanması olan bir sporcunun bunu ihmal etmesi sonucunda oluşacak kalıcı hasarlar nedeniyle kariyerine son vermek zorunda kalacağının altını çizdi.

Her spor branşının kendine has olarak fiziksel hazırlık aktiviteleri gerektirdiğini ifade eden Op. Dr. Osman Lapçın, bir sporcunun sakatlık sorunu yaşadığı halde spor yapmaya devam ederse kariyerine zarar vereceğini ifade etti. Müsabaka öncesinde kondisyon ve fiziksel egzersizlerle hazırlık yapmış olmanın olası sakatlık risklerine karşı bir önlem olacağına değinen Osman Lapçın, “Kazanma veya kaybetmenin söz konusu olabileceğini kabullenmek bedenin sınırlarını zorlayarak yaralanmaya yol açılmasını engelleyecektir” diye konuştu.

“Sınırları zorlamamak yaralanmaları önler”
Sporu kurallarına uygun olarak yapmak özellikle müsabaka sporlarında ikili sert mücadelelerden kaynaklanan yaralanmaları azaltacağının altını çizen Lapçın, “Sporu tekniğine uygun olarak yapmak bedenin sınırlarını aşırı zorlamadan aynı sonuca ulaştıracağı için yaralanmaları önleyebilecektir” açıklamasında bulundu. Kötü bir zeminde ya da uygun olmayan aksesuarla mücadeleye çıkmanın sakatlık riskini arttıracağını ifade eden Osman Lapçın, yaş ve cinsiyetin de bazı yaralanmalar için risk artırıcı bir etken olduğuna değindi. Lapçın şöyle devam etti: “Sportif faaliyetler esnasında kurallara uyulmaması, belirlenen tekniklerin dışına çıkılması, yarışma içerdiği için bedenin sınırlarının zorlanması, gerekli fiziksel hazırlığın yapılmadan müsabakaya çıkılması, psikolojik olarak hazır olmamak veya fazlaca koşullanmak, sosyal ve ekonomik beklentiler nedeniyle yine bedenin sınırlarını zorlamak veya sağlık sorunlarını ihmal etmek spor yaralanmalarına yol açabilir.”

Halı saha yaralanmalara davetiye çıkartıyor
Hiçbir fiziksel hazırlık yapmadan sadece eğlence için belli aralıklarla halı sahada maç yapmak gibi sportif aktivitelerin spor yaralanmalarına davetiye çıkarttığını özellikle vurgulayan Lapçın kondisyon ve kas gücü olarak hazırlıksız yılda 1 kez kayak yapmanın da aynı şekilde ciddi sakatlıklara yol açabileceğine dikkat çekti.

Herhangi bir sakatlık yaşanmaması için sportif faaliyetler öncesinde mutlaka kondisyon, kas gücü ve esneklik açısından hazırlık yapılmasının önemine değinen Osman Lapçın, “Özellikle profesyonel sporcuların beslenme, uyku, alışkanlıklar ve sosyal yaşamlarının hem sportif başarı için hem de sakatlanmaların önlenmesi için önem taşıdığını bilmeleri gerekir” diye konuştu.

Diğer branşlarda da tehlike var
Spor yaralanmaları her ne kadar çok göz önünde olduğu için futbolda daha sık oluyor gibi gözükse de basketbol, tekvando, hentbol, voleybol, judo, atletizm gibi branşlarda daha sıklıkla ortaya çıktığının altını çizen Op. Dr. Osman Lapçın sözlerini şöyle sürdürdü: “Spor yaralanması meydana geldiği an müdahale edilmesi gereken bir durumdur.”

Ortopedi Uzmanı Op. Dr. Osman Lapçın, dizinde kireçlenme yaşayan hastalara seslendi. Osman Lapçın, kireçlenme hayatınızın akışını engelleyecek noktaya geldiyse ve diğer yöntemlerle bu sorun çözülmüyorsa diz protezi operasyonunun bir an önce yapılması gerektiğini vurguladı. İlerleyen tekniklerle bu sürecin düşünüldüğü kadar korkulacak bir şey olmadığını ifade eden Lapçın, operasyon sonrasında ağrıların da tamamen ortadan kalktığını ifade etti.

Haberi isterseniz MyNet üzerinden de okuyabilirsiniz : https://www.mynet.com/diz-kireclenmesinde-ne-zaman-protez-ameliyati-gerekir-190101201358

Günümüzde diz kireçlenmesi birçok insanın başa çıkamadığı problemlerden biri olarak öne çıkıyor. Diz kireçlenmesinde tedavi alternatiflerinden birisinin diz protezi ameliyatı olduğunu söyleyen Ortopedi Uzmanı Op. Dr. Osman Lapçın, “Diz protezi ileri derecede kireçlenmelerde, diz ekleminin tamamen yıprandığı, kıkırdakların hasarlandığı, kemik dokuya kadar bulguların ilerlediği, röntgende eklem aralığı kapanmış olan hastalara yapılır. Kireçlenme hayatınızın akışını engellemeye başlamış ise artık diz protezi yapılacak aşamada olduğunuzu işaret eder.” diye konuştu.

Diz protezlerinin diğer eklemlere uygulanan protezlere göre sonuçlarının son derece başarılı olduğuna vurgu yapan Lapçın, diz kireçlenmesinin ise daha çok kadınlarda görüldüğünü söyledi. Diz kireçlenmesinde gündüz yürümeye gece uyumaya engel olan ağrı kişiyi diz protezi adayı yapar.

Kireçlenmede genetik geçiş olmadığını ifade eden Ortopedi Uzmanı Osman Lapçın, “Diz kireçlenmesinden korunmak için bütün travmatik şikayetlerde bir ortopedi uzmanına başvurulmalı.“ dedi ve şöyle devam etti: “Olası diz şikayetleri, kıkırdak yaralanmaları, menüsküs yaralanmaları, çapraz bağ yaralanmaları geç kalınmadan tedavi edilmelidir. Yoksa bunlar uzun dönemde kireçlenmeye yol açacaktır. Bunun dışında diz kireçlenmesinden korunmak için bacaklarda eğrilikler varsa yine bir ortopedi uzmanına gösterilmeli. Çünkü bu problem diz ekleminin daha erken kireçlenmesine sebep olur.”

Çok ileri düzeyde ağrıların ortaya çıktığı, herhangi bir şekilde fizik tedavi, ağrı kesici ve enjeksiyonlar gibi yöntemlere artık cevap vermeyen, gündüz yürüme, gece uyuma konusunda sıkıntı yaşayan hastalara diz protezi yaptıklarını söyleyen Lapçın, kilonun ise kireçlenme üzerine olumsuz etkisi olduğunu vurguladı. Osman Lapçın ayrıca fazla kiloların kireçlenme sürecini hızlandırdığını ve var olan kireçlenmeye ait bulguları da tetiklediğini belirtti.


Diz protezi nasıl bir ameliyat?

“Protez aşamasına kadar bütün tedavilerin mevcut olanı muhafaza eden, dizin kireçlenmesini önlemeye veya sadece ağrıyı kesmeye çalışan ama kireçlenmeyi olduğu gibi ortadan kaldırmaya yetmeyen tedaviler.” şeklinde belirten Lapçın, “Diz protezi operasyonu hasarlı tarafın tamamen ortadan kaldırıldığı çok radikal bir ameliyat. Hastanın mevcut eklemini alarak yapay yeni bir eklem yapmış oluyoruz. Diğer tedavilerden farkı ise kireçlenmeyi ortadan kaldırıyor.” diye konuştu.

Osman Lapçın diz protezi ameliyatını ise şöyle anlattı: “Genel anestezi ya da bel bölgesinden spinal anesteziyle işleme başlıyoruz. Dizin ön tarafından yapılan bir kesiyle ekleme ulaştıktan sonra uyluk kemiği dediğimiz femur ve baldır kemiği dediğimiz tibianın hasarlı eklem yüzeyleri tıraşlanıyor, menüsküslü dokuları çıkarılıyor. Protezin durumuna göre çapraz bağlar kesiliyor. Bundan sonra kemik yüzeyler koyacağımız protezin şekline uygun femur ve tibia tarafına metal yüzeyler yerleştiriliyor. Bunların arasına kıkırdak ve menüsküs yüksekliği kadar ayrıca plastik bir plak koyuluyor.”


Rehabilitasyon süreci çok önemli

Ameliyat sonrasında eklem çevresinde kas gücü kaybı olabildiğini belirten Osman Lapçın bu süreçte rehabilitasyon sürecinin önemini ise şu şekilde vurguladı: “Hızlıca bu kas gücünü tekrar kazanacak şekilde egzersizler düzenli ve disiplinli bir şekilde yapılmalı. Kas güçlendirme hareketi sağlanmazsa ameliyat sonrası ağrıları geçmesi gereken hasta başka sebeplerden ağrı duymaya başlayacaktır. O yüzden ameliyat sonrası süreçte rehabilitasyon önemli bir unsur.”

Protez ameliyatı sonrası hastaların normal günlük yaşam hareketlerini rahatlıkla yapar hale geldiklerini söyleyen Lapçın, “Ancak diz çökerek oturmalarını, sıçrama ve koşma gibi hareketleri yapmamalarını öneriyoruz. Çünkü protezin ömrünü kısaltmış oluyor.” dedi. Son zamanlarda protezlerin dayanıklılık süresinin 15-20 yıla çıktığını ifade eden Osman Lapçın, “Değiştirmeyle ilgili tekniklerde ve protezlerde ilerlemeler var. Bunlar artık diz protezi ameliyatı olmaktan korkacak durumdan çıktı. Fonksiyon bozan ve uyku kaçıran ağrılarda çekinmeden diz protezi ameliyatı olmak gerekir.” diye konuştu.

Günümüzde birçok alanda kullanılan kök hücre tedavisi, ortopedi alanında da kullanıyor. Ortopedi Uzmanı Op. Dr. Osman Lapçın, kök hücreyi, ’vücudumuzda bulunan tüm damarların çevresinde yerleşmiş, her türlü hücreye dönüşme potansiyeli olan ana hücreler’ olarak tanımladığını belirtti. Op. Dr. Lapçın, “Kök hücre tedavisi ameliyatın alternatifi değildir. Kök hücre tedavisinin yapılacağı aşamalar ayrıdır, ameliyat yapılacak aşama ayrıdır” dedi. Kök hücre tedavisinin ortopedi de hangi alanlarda kullanıldığını anlatan Op. Dr. Osman Lapçın, “Kök hücre tedavisi ortopedi alanında genellikle genç yaşlarda görülen kıkırdak hasarlarında ve orta yaş sonrası görülen kireçlenmenin erken evresinde kullanılmaktadır. Kök hücre, ameliyathane ortamında hastanın kemik iliğinden ya da yağ dokusundan alınır. Hücreler alındıktan sonra birtakım işlemler uygulanır ve kök hücre konsantre hale getirildikten sonra, hasarlı olan bölgeye enjekte edilir. Bu işlem günler alan bir işlem değildir. İşlem ameliyathanede geçen zaman kadar sürmektedir” dedi.

KÖK HÜCRE İLE TEDAVİ EDİLEBİLEN HASTALIKLAR Kök hücre tedavisinin kas iskelet sistemi yaralanmalarında, menisküs yırtıklarında da kullanımının söz konusu olduğunu söyleyen Op. Dr. Lapçın, “Günümüzde özellikle erken evre kireçlenmelerde, dejeneratif eklem rahatsızlıklarında yani menisküs dejenerasyonunda ve kıkırdak hasarlarında kök hücre tedavisi başarılı olmaktadır. Kök hücre tedavisi hasarlı kıkırdak dokusunu onarmaya, ağrıyı azaltmaya bu nedenle de fonksiyonel sonuçların iyileşmesini katkı sunmaktadır” dedi.

AMELİYATIN ALTERNATİFİ BİR TEDAVİ DEĞİL! Erken evre diz kireçlenmelerinde kök hücrenin etkili bir tedavi yöntemi olacağını söyleyen Op. Dr. Lapçın, “Protez takılacak kadar ileri düzeylere ulaşmış kireçlenmelerde kök hücre tedavisinin bir etkisi olmayacaktır. Çünkü protez takılma aşamasına gelmiş kireçlenmede kıkırdaklar tamamen harap olmuştur. Menisküsler ve kıkırdak altındaki kemik dokularının bu ileri düzeyde hasarlandığı bu aşamada total diz protez ameliyatı daha doğru bir seçenek olacaktır. Kök hücre tedavisi ameliyatın alternatifi değildir. Kök hücre tedavisinin yapılacağı aşamalar ayrıdır, ameliyat yapılacak aşama ayrıdır. Bunun dışında kırık tedavisinde kök hücrenin yeri yoktur. Ancak kırık alçı veya ameliyat ile tedavi edildikten sonra kırıkta bir kaynama sorunu yaşanıyorsa kök hücre tedavisinden faydalanabilir” dedi.

Yazının tamamı: http://www.hurriyetaile.com/ebeveyn/saglik/kok-hucre-tedavisi-ameliyatin-alternatifi-degildir_28402.html?utm_source=copy-paste&utm_medium=copy-paste&utm_campaign=copy-paste-with-url

Yaz aylarının gelmesiyle beraber halı saha maçlarında sakatlanmalarının arttığını belirten Op. Dr. Osman Lapçın, sağlıklı olmak adına sadece halı saha maçına gidilmesinin yanlış olduğunun altını çizdi.Futbolun bir oyun olduğunu belirten Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Osman Lapçın, “Futbol bir oyundur, sadece sağlıklı bir yaşam sürmek için değil eğlenmek ya da sosyalleşmek için de yapılabilecek bir faaliyettir. Ancak sağlıklı bir yaşam için daha farklı aktiviteler yapılmalıdır. Halı saha maçlarında en çok ayak bileği bağ yaralanmaları, ayak bileği kırıkları,diz ekleminde menisküs yırtıkları, ön çapraz bağ yaralanmaları, aşil tendon yaralanmaları ve kopmaları, omuz ekleminde çıkık, el bileği kırıkları görülmektedir.

ISINMADAN MAÇA ÇIKMAK SAKATLANMALARIN TEMEL NEDENİ

Halı sahada sakatlanmaların temel nedeni; sürekli olarak kas ve bağları güçlendirici egzersiz yapmadan ve maç öncesi de ısınmadan sahaya çıkmaktır.

Bu nedenlerin yanında halı saha beton üzerine konulmuş sentetik bir zeminden oluşmaktadır. Bu zemine uygun olmayan ayakkabıların kullanılması da sakatlanmalara yol açmaktadır. Hiçbir travma yokken de maç esnasında sakatlanmalar çok sık görülmektedir. Bu sakatlanmaların nedeni de çoğunlukla zeminden kaynaklanmaktadır. Bu tür sakatlanmalar genelde koşarken ayakkabının zemine takılması ya da ayakkabının zeminde gerektiği durumlarda kaymaması sonucu bacağın üzerinde yapılan ani dönme hareketleri kırık ya da bağ yaralanmalarına neden olur.

HALI SAHA MAÇLARINDA SAKATLANMALARI ENGELLEMEK İÇİN 5 ÖNEMLİ NOKTA

  • Kasları germeye ve güçlendirmeye yönelik egzersizler günlük hayatta devamlı yapılmalı
  • Maç öncesi mutlaka ısınma hareketleri yapılmalı
  • Oyun esnasında yorulmak da sakatlanmalara neden olabileceği için düzenli olarak haftada birkaç kez efor kapasitesini artıracak düz koşular yapılmalı
  • Halı saha zeminlerinin yıpranmış olması sakatlanmalara neden olacağı için halı saha zemini kontrol edilmeli
  • Halı saha zeminine uygun ayakkabı seçilmelidir.
  • Halı saha sakatlanmalarında ilk müdahale çok önemlidir bu nedenle bir sakatlanma meydana geldiğinde oyuna hemen son vererek sakatlanan kişiye soğuk kompres uygulamasına başlanmalıdır ve sakatlanan yeri hareket ettirmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.” dedi.

https://www.sabah.com.tr/saglik/2019/03/25/hali-saha-maclarinda-sakatlanmalari-engellemek-icin-5-onemli-nokta

Yaz aylarının gelmesiyle beraber halı saha maçlarında sakatlanmalarının arttığını belirten Op. Dr. Osman Lapçın, sağlıklı olmak adına sadece halı saha maçına gidilmesinin yanlış olduğunun altını çizdi ve önemli uyarılarda bulundu.Futbolun bir oyun olduğunu belirten Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Osman Lapçın, “Futbol bir oyundur, sadece sağlıklı bir yaşam sürmek için değil eğlenmek ya da sosyalleşmek için de yapılabilecek bir faaliyettir. Ancak sağlıklı bir yaşam için daha farklı aktiviteler yapılmalıdır.

Halı saha maçlarında en çok ayak bileği bağ yaralanmaları, ayak bileği kırıkları, diz ekleminde menisküs yırtıkları, ön çapraz bağ yaralanmaları, aşil tendon yaralanmaları ve kopmaları, omuz ekleminde çıkık, el bileği kırıkları görülmektedir.

ISINMADAN ÇIKMAK EN TEMEL SORUN

Halı sahada sakatlanmaların temel nedeni; sürekli olarak kas ve bağları güçlendirici egzersiz yapmadan ve maç öncesi de ısınmadan sahaya çıkmaktır.

Bu nedenlerin yanında halı saha beton üzerine konulmuş sentetik bir zeminden oluşmaktadır. Bu zemine uygun olmayan ayakkabıların kullanılması da sakatlanmalara yol açmaktadır.

Hiçbir travma yokken de maç esnasında sakatlanmalar çok sık görülmektedir. Bu sakatlanmaların nedeni de çoğunlukla zeminden kaynaklanmaktadır. Bu tür sakatlanmalar genelde koşarken ayakkabının zemine takılması ya da ayakkabının zeminde gerektiği durumlarda kaymaması sonucu bacağın üzerinde yapılan ani dönme hareketleri kırık ya da bağ yaralanmalarına neden olur.

Halı saha maçlarında sakatlanmaları engellemek için 5 önemli nokta

*Kasları germeye ve güçlendirmeye yönelik egzersizler günlük hayatta devamlı yapılmalı
*Maç öncesi mutlaka ısınma hareketleri yapılmalı
*Oyun esnasında yorulmak da sakatlanmalara neden olabileceği için düzenli olarak haftada birkaç kez efor kapasitesini artıracak düz koşular yapılmalı
*Halı saha zeminlerinin yıpranmış olması sakatlanmalara neden olacağı için halı saha zemini kontrol edilmeli
*Halı saha zeminine uygun ayakkabı seçilmelidir.

Halı saha sakatlanmalarında ilk müdahale çok önemlidir bu nedenle bir sakatlanma meydana geldiğinde oyuna hemen son vererek sakatlanan kişiye soğuk kompres uygulamasına başlanmalıdır ve sakatlanan yeri hareket ettirmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.” dedi.

https://www.sozcu.com.tr/2019/saglik/hali-sahada-sakatlanmalari-engellemek-icin-5-onemli-nokta-4148815/

Diz kireçlenmelerinde en önemli risk faktörünün yaş ve kilo olduğunu söyleyen Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Osman Lapçın diz kireçlenmesini, diz eklemini oluşturan kıkırdak yüzeyin aşınması sonucu kemiğin yüzeye çıkacak şekilde zarar görmesi şeklinde tanımladı, önemli uyarılarda bulundu.Diz kireçlenmesinin iki şekilde ortaya çıktığını belirten Op. Dr. Osman Lapçın, “Diz kireçlenmeleri bir sebebi ise nedeni bilinmeyen ancak risk faktörleri tanımlanabilen kireçlenmelerdir, ikinci sebebi ise diz ekleminin maruz kaldığı travmalar sonucu oluşan kireçlenmelerdir.

KADINLARDA DİZ KİREÇLENMESİ DAHA SIK
Kadınlarda daha çok görülen diz kireçlenmesinin 65 yaşından sonra görülme sıklığı artmaktadır. Ancak yaş haricinde obezite de büyük bir risk faktörü oluşturmaktadır ve diz eklemine aşırı yük binmesi, yaştan bağımsız olarak diz kireçlenmelerine yol açabilir.

Diz ekleminin çok fazla kullanılması da diz kireçlenmesine neden olmaktadır. Profesyonel futbolcular, atletler, tenis oyuncuları yüksek risk taşıyan kişilerdir. Travmalar ise diz ekleminde direkt kıkırdak hasarına neden olabilmektedir ve bu travmanın tedavi edilmemesi durumunda hatta bazı durumlarda uygun şekilde tedavi edilse bile uzun dönemde kireçlenmeye neden olabilir.

GECE AĞRISI DİZ KİREÇLENMESİNİN BELİRTİSİ OLABİLİR!

Diz kireçlenmelerinin en önemli belirtisi ağrıdır. Diz kireçlenmelerinin neden olduğu ağrılar yürümeyi engelleyerek geceleri ortaya çıkmaktadır. Ağrı haricinde diz kireçlenmeleri diz ekleminde şişliğe, eklem hareketlerinde kayba, ileri düzeylerde ise sürtünme sesine neden olabilir.

DİZ KİREÇLENMESİNDEN KORUNMAK İÇİN KİLOYA DİKKAT!

Obezite diz kireçlenmelerinde önemli bir risk faktörüdür. Bu nedenle kiloyu kontrolde tutmak diz kireçlenmesini önleyebilir. Kemik erimesi de kireçlenmenin nedenlerindendir. Kemik erimesini önleyici beslenme ve yaşam tarzı yine diz kireçlenmelerini engelleyecek faktörlerdendir.

Sağlıklı yaşam için tercih edilen sporlarda ise ekleme yük bindirmeyen pilates, yüzme ve yürüyüş gibi sporlar tercih edilmelidir ve spor esnasında ortaya çıkan kıkırdak hasarlarının, menisküs yırtıklarının, çapraz bağ yaralanmalarının ihmal edilmeden zamanında tedavi edilmesi de diz kireçlenmesi için alınabilecek önlemlerdendir.

Haberin tamamını okumak için: https://www.sabah.com.tr/saglik/2019/02/22/kadinlarda-diz-kireclenmesi-daha-sik-goruluyor

Diz kireçlenmelerinde en önemli risk faktörünün yaş ve kilo olduğunu söyleyen Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Osman Lapçın diz kireçlenmesini, diz eklemini oluşturan kıkırdak yüzeyin aşınması sonucu kemiğin yüzeye çıkacak şekilde zarar görmesi şeklinde tanımladı.

Diz kireçlenmesinin iki şekilde ortaya çıktığını belirten Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Osman Lapçın, “Diz kireçlenmeleri bir sebebi ise nedeni bilinmeyen ancak risk faktörleri tanımlanabilen kireçlenmelerdir, ikinci sebebi ise diz ekleminin maruz kaldığı travmalar sonucu oluşan kireçlenmelerdir.

Kadınlarda diz kireçlenmesi daha sık

Kadınlarda daha çok görülen diz kireçlenmesinin 65 yaşından sonra görülme sıklığı artmaktadır. Ancak yaş haricinde obezite de büyük bir risk faktörü oluşturmaktadır ve diz eklemine aşırı yük binmesi, yaştan bağımsız olarak diz kireçlenmelerine yol açabilir.

Diz ekleminin çok fazla kullanılması da diz kireçlenmesine neden olmaktadır. Profesyonel futbolcular, atletler, tenis oyuncuları yüksek risk taşıyan kişilerdir. Travmalar ise diz ekleminde direkt kıkırdak hasarına neden olabilmektedir ve bu travmanın tedavi edilmemesi durumunda hatta bazı durumlarda uygun şekilde tedavi edilse bile uzun dönemde kireçlenmeye neden olabilmektedir.

Gece ağrısı diz kireçlenmesinin belirtisi olabilir

Diz kireçlenmelerinin en önemli belirtisi ağrıdır. Diz kireçlenmelerinin neden olduğu ağrılar yürümeyi engelleyerek geceleri ortaya çıkmaktadır. Ağrı haricinde diz kireçlenmeleri diz ekleminde şişliğe, eklem hareketlerinde kayba, ileri düzeylerde ise sürtünme sesine neden olabilir.

Diz kireçlenmesinden korunmak için kiloya dikkat

Obezite diz kireçlenmelerinde önemli bir risk faktörüdür. Bu nedenle kiloyu kontrolde tutmak diz kireçlenmesini önleyebilir. Kemik erimesi de kireçlenmenin nedenlerindendir. Kemik erimesini önleyici beslenme ve yaşam tarzı yine diz kireçlenmelerini engelleyecek faktörlerdendir.
Sağlıklı yaşam için tercih edilen sporlarda ise ekleme yük bindirmeyen pilates, yüzme ve yürüyüş gibi sporlar tercih edilmelidir ve spor esnasında ortaya çıkan kıkırdak hasarlarının, menisküs yırtıklarının, çapraz bağ yaralanmalarının ihmal edilmeden zamanında tedavi edilmesi de diz kireçlenmesi için alınabilecek önlemlerdendir.

Diz kireçlenmesi tedavi yöntemleri

Diz kireçlenmesinin birçok farklı tedavi yöntemi vardır. Erken evre diz kireçlenmelerinde kök hücre tedavisi uygulanabilir ya da ağrıya yönelik ilaçlarla ağrı azaltılabilir. Kök hücre yönteminde hastanın kendi kanı, yağ ya da kemik iliği alınarak birtakım işlemler uygulandıktan sonra diz eklemine enjekte edilmektedir.

Bazı durumlarda diz eklemindeki hasarlı kıkırdak yüzeylerin ve yıpranmış menisküs dokularının temizlenmesi ve düzeltilmesi ile eklem içinin yıkanması işlemi yapılabilir. Bazı hastalarda sadece fizik tedavi ile diz kireçlenmesi tedavi edilebilir. Kireçlenme diz çevresindeki kemiklerin eğriliğinden kaynaklanıyorsa bu eğrilikler ameliyat ile düzeltilerek kireçlenme gelişmesi önlenebilir.

İleri evre kireçlenmelerde ise diz protezi ameliyatı ile diz ekleminin oluşturan hasarlı yüzey çıkarılarak eklem vazifesi görecek diz protezi yerleştirilir. Kireçlenme eğer eklemin bir tarafında ileri dereceye ulaşmışsa sadece bir tarafına yarım diz protezi takılır ve hastanın şikayetleri ortadan kaldırılır.

Diz kireçlenme tedavisinden sonra ise diz eklemine aşırı yük binmesine neden olacak zorlayıcı aktivitelerden uzak durulmalıdır. Diz protezi ameliyatından sonra spor yapılmasında bir mahsur yoktur. Ancak diz eklemine aşırı yük binmesine neden olan sıçrama, aniden hızlanıp durmayı gerektiren sporlar yerine yüzme, yürüyüş gibi sporlar tercih edilmelidir.

Haberin devamını okumak için: http://www.milliyet.com.tr/kadinlarda-diz-kireclenmesi-daha-pembenar-detay-genelsaglik-2831925/

 


Sporun yoğun bir faaliyet olduğunu belirten Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Osman Lapçın, sporun doğru planlandığında, sağlıklı bir yaşam sağladığını ancak bilinçsizce yapılan sporun sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtti. Op. Dr. Lapçın, “Sağlık sorunu olan kişiler öncelikle olan sağlık sorunlarını dikkate alarak spor yapmalıdır. Aksi durumda spor bu kişiler için zararlı olacaktır” dedi. Spor vücut yapısına ve alışkanlıklarına uygun olarak seçilmezse sağlığa zarar verebileceğini belirten Op. Dr. Lapçın, “Mesela vücudu asimetrik olan, göbek çevresinde fazla kilo biriken kişiler kilo vermek için koşuya başlarsa sağlık problemleri ortaya çıkmaya başlar. Fazla kiloyla koşmak diz ve ayak bileği gibi eklemlere yük bindirerek eklemlerde rahatsızlıklara neden olacaktır. Ayrıca o güne kadar koşma alışkanlığı olmayan birisinin fazla kiloları yüzünden diz ve ayak bileğinde burkulmalar sonrası yaralanma ihtimali ortaya çıkaracaktır. Fizik ve kondüsyon antrenmanı yapmadan haftada bir futbol, basketbol ya da tenis oynamak veya yılda iki kez kayak yapmak kondüsyon yetersizliğinden dolayı yaralanmalara neden olabilir. Bunların yanında uygun zeminde ve uygun malzemeyle spor yapılmalıdır. Spor yaparken yapılan spora uygun ayakkabı tercih edilmeli, saha zeminine hatta hava koşullarına dikkat edilmelidir” dedi.

 

SPOR FAALİYETLERİ SAKATLANMAYA NEDEN OLABİLİR
Sağlıklı olmak için spor yapmakla, profesyonel anlamda sporla uğraşmanın farklı olduğunu belirten Op. Dr. Lapçın sözlerine şunları ekledi: “Sportif aktivitelerin bazılarını eğlence ve vakit geçirme amaçlı da yapıyor olabiliriz ancak yeterince hazır olmadan yapılan genellikle müsabaka tarzı bu faaliyetlerin sakatlanma riski taşıdığı unutulmamalıdır. Profesyonel olarak sporla uğraşan kişilerde bile sık sık sakatlanmalar görülmektedir. Spora başlamadan önce bir ortopedi uzmanına başvurmak kişide bulgu vermeyen bir rahatsızlık varsa erken dönemde fark edilip rahatsızlığın spor ile tetiklenmesini ve derinleşmesini önler. Spora başlayacak kişide kas gücü zayıflığı varsa dizlerde, omuzda bağ ve tendon yaralanmaları görülebilir. Bu kaslar güçlendirildikten sonra spor yapılması yaralanmaların önüne geçecektir.”

SPOR YARALANMALARINDA HEMEN BİR DOKTORA BAŞVURULMALI
Spor sırasında meydana gelen yaralanmalarda spor aktivitesini sonlandırıp buz uygulaması yapılması gerektiğini belirten Op. Dr. Lapçın “Bu durumda hemen bir doktora ulaşılmalıdır. Sıcak uygulama kesinlikle yapılmamalıdır. Tespit edilen probleme göre elastik bandaj, alçı atel uygulamaktan ameliyata kadar değişik tedavi seçenekleri söz konusu olabilir” dedi.

Haberin tamamını okumak için: http://www.hurriyetaile.com/sizin-icin/saglik/yapacaginiz-sporu-vucut-yapiniza-gore-secin_27667.html?utm_source=copy-paste&utm_medium=copy-paste&utm_campaign=copy-paste-with-url

 

Bilinçsizce yapılan spor sağlığa zararlı mıdır? Spora başlamadan önce bir hekime başvurulmalı mıdır? Sporun yoğun bir faaliyet olduğunu belirten Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Osman Lapçın, sporun tek başına faydalı ya da zararlı olmadığının altını çizdi.Bilinçsizce yapılan sporun ise sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirten Op. Dr. Osman Lapçın, “Sağlık sorunu olan kişiler öncelikle olan sağlık sorunlarını dikkate alarak spor yapmalıdır. Aksi durumda spor bu kişiler için zararlı olacaktır.

Vücut yapısına göre seçilmeyen spor sağlığa zararlı olabilir

Spor vücut yapısına ve alışkanlıklarına uygun olarak seçilmezse sağlığa zarar verebilir. Örneğin; vücudu asimetrik olan, göbek çevresinde fazla kilo biriken kişiler kilo vermek için koşuya başlarsa sağlık problemleri ortaya çıkmaya başlar. Fazla kiloyla koşmak diz ve ayak bileği gibi eklemlere yük bindirerek eklemlerde rahatsızlıklara neden olacaktır. Ayrıca o güne kadar koşma alışkanlığı olmayan birisinin fazla kiloları yüzünden diz ve ayak bileğinde burkulmalar sonrası yaralanma ihtimali ortaya çıkaracaktır.

Fizik ve kondüsyon antrenmanı yapmadan haftada bir futbol, basketbol ya da tenis oynamak veya yılda iki kez kayak yapmak kondüsyon yetersizliğinden dolayı yaralanmalara neden olabilir. Bunların yanında uygun zeminde ve uygun malzemeyle spor yapılmalıdır. Spor yaparken yapılan spora uygun ayakkabı tercih edilmeli, saha zeminine hatta hava koşullarına dikkat edilmelidir.

Spor yapmak başkadır, sporcu olmak başka!

Sağlıklı olmak için spor yapmakla, profesyonel anlamda sporla uğraşmak farklı şeylerdir. Sportif aktivitelerin bazılarını eğlence ve vakit geçirme amaçlı da yapıyor olabiliriz ancak yeterince hazır olmadan yapılan genellikle müsabaka tarzı bu faaliyetlerin sakatlanma riski taşıdığı unutulmamalıdır. Profesyonel olarak sporla uğraşan kişilerde bile sık sık sakatlanmalar görülmektedir.

Spora başlamadan önce bir ortopedi uzmanına başvurmak kişide bulgu vermeyen bir rahatsızlık varsa erken dönemde fark edilip rahatsızlığın spor ile tetiklenmesini ve derinleşmesini önler. Spora başlayacak kişide kas gücü zayıflığı varsa dizlerde, omuzda bağ ve tendon yaralanmaları görülebilir. Bu kaslar güçlendirildikten sonra spor yapılması yaralanmaların önüne geçecektir.
Spor sırasında meydana gelen yaralanmalarda spor aktivitesini sonlandırıp buz uygulaması yapılmalı ve bir hekime ulaşılmalıdır. Sıcak uygulama kesinlikle yapılmamalıdır. Tespit edilen probleme göre elastik bandaj, alçı atel uygulamaktan ameliyata kadar değişik tedavi seçenekleri söz konusu olabilir.” dedi.

Haberin tamamını okumak için: http://www.milliyet.com.tr/spor-yapmak-sagliga-zararli-midir–pembenar-detay-egzersizler-2816668/

Sporun yoğun bir faaliyet olduğunu belirten Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Osman Lapçın, sporun tek başına faydalı ya da zararlı olmadığını, doğru planlandığında sağlıklı bir yaşam sağlayarak faydalı olacağının altını çizdi.

Bilinçsizce yapılan spor sağlığa zararlı mıdır? Spora başlamadan önce bir hekime başvurulmalı mıdır? Sporun yoğun bir faaliyet olduğunu belirten Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Osman Lapçın, sporun tek başına faydalı ya da zararlı olmadığını, doğru planlandığında sağlıklı bir yaşam sağlayarak faydalı olacağının altını çizdi.

Bilinçsizce yapılan sporun ise sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirten Op. Dr. Lapçın, “Sağlık sorunu olan kişiler öncelikle olan sağlık sorunlarını dikkate alarak spor yapmalıdır. Aksi durumda spor bu kişiler için zararlı olacaktır.

“VÜCUT YAPISINDA GÖRE SEÇİLMEYEN SPOR SAĞLIĞA ZARARLI OLABİLİR”

Spor vücut yapısına ve alışkanlıklarına uygun olarak seçilmezse sağlığa zarar verebilir. Örneğin; vücudu asimetrik olan, göbek çevresinde fazla kilo biriken kişiler kilo vermek için koşuya başlarsa sağlık problemleri ortaya çıkmaya başlar. Fazla kiloyla koşmak diz ve ayak bileği gibi eklemlere yük bindirerek eklemlerde rahatsızlıklara neden olacaktır. Ayrıca o güne kadar koşma alışkanlığı olmayan birisinin fazla kiloları yüzünden diz ve ayak bileğinde burkulmalar sonrası yaralanma ihtimali ortaya çıkaracaktır.

Fizik ve kondüsyon antrenmanı yapmadan haftada bir futbol, basketbol ya da tenis oynamak veya yılda iki kez kayak yapmak kondüsyon yetersizliğinden dolayı yaralanmalara neden olabilir. Bunların yanında uygun zeminde ve uygun malzemeyle spor yapılmalıdır. Spor yaparken yapılan spora uygun ayakkabı tercih edilmeli, saha zeminine hatta hava koşullarına dikkat edilmelidir.

SPOR YAPMAK BAŞKA, SPORCU OLMAK BAŞKA

Sağlıklı olmak için spor yapmakla, profesyonel anlamda sporla uğraşmak farklı şeylerdir. Sportif aktivitelerin bazılarını eğlence ve vakit geçirme amaçlı da yapıyor olabiliriz ancak yeterince hazır olmadan yapılan genellikle müsabaka tarzı bu faaliyetlerin sakatlanma riski taşıdığı unutulmamalıdır. Profesyonel olarak sporla uğraşan kişilerde bile sık sık sakatlanmalar görülmektedir. Spora başlamadan önce bir ortopedi uzmanına başvurmak kişide bulgu vermeyen bir rahatsızlık varsa erken dönemde fark edilip rahatsızlığın spor ile tetiklenmesini ve derinleşmesini önler. Spora başlayacak kişide kas gücü zayıflığı varsa dizlerde, omuzda bağ ve tendon yaralanmaları görülebilir. Bu kaslar güçlendirildikten sonra spor yapılması yaralanmaların önüne geçecektir.

Spor sırasında meydana gelen yaralanmalarda spor aktivitesini sonlandırıp buz uygulaması yapılmalı ve bir hekime ulaşılmalıdır. Sıcak uygulama kesinlikle yapılmamalıdır. Tespit edilen probleme göre elastik bandaj, alçı atel uygulamaktan ameliyata kadar değişik tedavi seçenekleri söz konusu olabilir” dedi.

Haberin tamamını okumak için: https://www.haberturk.com/vucut-yapisina-gore-secilmeyen-spor-sagliga-zararli-olabilir-2303677

Spor yaralanmaları ve önlemler

Sağlıklı yaşam amacıyla spora başlayanların sayısının ülkemizde her geçen gün arttığı gözlemlenmektedir. Bunda kuşkusuz her yaşta insanın hemen hemen tüm tıp branşlarındaki hekimler tarafından spora yönlendirilmesinin payı büyüktür. Ancak sağlıklı olmak için yapılan spor sağlık getiriyor mu? Ya da getirdiği kadar hatta fazlasını götürüyor mu?

Bu sorular elbette spor- sağlık ilişkisini sorgulamamaktadır. Spor yaralanmalarına dikkat çekmek amaçlanmaktadır. Evet, sağlıklı olmak için yapılan spor ardından birçok sağlık sorunlarını da getirebilmektedir. Peki neden böyle olmaktadır? Böyle olmasının önüne nasıl geçilebilir?

1- Öncelikle spor yapmaya karar verdiğimiz zaman sağlık durumumuzun buna elverişli olup olmadığını teyit etmemiz gerekir. Özellikle tempolu veya kontakt ve takım sporları yapacaksak mutlaka yılda bir kez sağlık taramasından geçmeliyiz.
2- Fiziksel özelliklerimize uygun spor dalını seçmeliyiz. Bundan kasıt şudur; kas gücümüzü, eklem hareket açıklığımızı, esnekliğimizi, daha önce geçirmiş olduğumuz yaralanmaları, yaşımızı ve cinsiyetimizi hesaba katmalıyız. Bunlar aynı zamanda dikkate alınmadığında sakatlanmaya sebep olan kişisel faktörler olarak adlandırılabilir.
3- Bu sporu uygun zeminde, uygun malzeme kullanarak, uygun ısınma periyodundan sonra, uygun teknikle, kurallara uyarak yapmalıyız. Bunlar da yine dikkate alınmadığında sakatlanmaya sebep olan dış faktörler olarak adlandırılabilir.
4- Bir yaralanma durumunda uygun şekilde müdahale edilmelidir.

Özellikle uygun olmayan zeminlerde, örneğin; engebeli, taşlık bir zeminde koşma, ya da sentetik halı zeminli sahalarda futbol oynama gibi durumlar sıklıkla sakatlanmalara neden olmaktadır. Koşu için kaldırımlarda inip çıkarak trafiğin içine dahil olarak bozuk zeminde koşmak yerine koşu için ayrılmış güzergahlarda hatta pistlerde koşmak daha uygun olacaktır. Aynı şekilde futbol antrenmanını uygun ve rahat ayakkabılarla yapmak, maç için çim sahaları ve bu sahalara uygun kramponları tercih etmek faydalı olacaktır. Özellikle salon sporlarında zeminin ıslak ve kaygan olmamasına dikkat edilmelidir.

Sakatlanmayı önlemenin en önemli yollarından birisi de spor yapmaya veya antrenmana ısınma hareketleri ile başlamaktır. Bu süre 15 dakikadan az olmamalıdır. Antrenman süresinin yüzde 20’si kadar olabilir. Isınmaya öncelikle germe egzersizleri ile başlanmalıdır. Ardından düz koşu yapılabilir. Yapılan spora spesifik hareketler de antrenman esnasında yapılmalıdır. Son olarak düz koşu veya germe egzersizleri ile soğuma yapılmalıdır. Soğuma periyodunda ilgili spora has hareketler de yapılabilir. Soğuma periyodu da en az 10 dakika olmalıdır.

En sık görülen spor yaralanmaları neler?

Spor yaralanmaları en sık kas zorlanmaları, yırtılmaları, menisküs ve kıkırdak yaralanmalarının eşlik ettiği çapraz bağ yaralanmaları, ayak bileği bağ yaralanmaları, tendon yaralanmaları şeklinde görülür. Bu yaralanmalar ilerleyen yaş, antrenman disiplini ve cinsiyetten etkilenmektedir. Örneğin ön çapraz bağ yırtığı bağın yapısından dolayı kadınlarda daha fazla görülmektedir.

Hangi sporda nasıl yaralanma görülür?

Yapılan spor türüne göre yaralanma bölgeleri değişiklik gösterebilmektedir:

•Yürüyüş ve koşu düz zeminlerde yapılmalıdır. Yokuş çıkmak ve inmek özellikle diz kapağı kemiğinde hasara yol açmaktadır.
•Halı saha maçlarda ayak bileğinde bağ ve Aschill (aşil) tendon yaralanmaları, dizlerde bağ yaralanması ve menisküs yırtığı şeklinde görülmektedir.
•Basketbol ve voleybol oynayanlarda omuz, ayak bileği ve diz yaralanması şeklinde görülür.
•Tenis oynayanlarda ise el bileği, dirsek ve ayak bileği özellikle Aschill tendon sorunları sık görülmektedir.

Yaralanma anında neler yapmalıyız?

Meydana gelen spor yaralanmaları uygun şekilde müdahale edilip hızlı bir şekilde hastaneye yönlendirilmelidir. İlk olarak akılda çıkarılmaması gereken husus sıcak uygulamanın ve masajın asla yapılmayacağıdır. Sonrasında ise hastanın yaralanan bölgesine kalp hizasının üzerinde olacak şekilde elevasyon yapmak ve yaralanan bölgeye 2 saatte bir 15 dakika olacak şekilde soğuk uygulamak olacaktır. Bölgeyi komprese etmek amacıyla elastic bandajla da sarabiliriz.
Sonuç olarak yukarıdaki kişisel ve çevresel faktörler dikkate alınarak, uygun spor dalı uygun ısınma programı ile yapıldığı durumda yaşamımıza sağlık katacaktır.

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanları Yrd. Doç. Dr. Murat Gül – Yrd. Doç. Dr. Osman Lapçin
İstanbul Aydın Üniversitesi VM Medical Park Hastanesi